Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, Kürtçeye yönelik saldırılara yönelik Özgür Çocuk Parkı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
Polisin yoğun güvenlik önlemleri aldığı Açıklamaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mersin il eşbaşkanları Reşat Aşan ve Bedriye Bükte, Mersin Dayanışma Platformu üyeleri, kente bulunan sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda kişi katıldı. “Kültürel tahammülsüzlüğe, gözaltı ve tutuklamalara karşı halaylarda el ele” pankartının açıldığı açıklamada sık sık “Zimanê me rûmeta me ye sloganları atıldı.
Açıklamayı yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şube Eşbaşkanı Gazi İnci, Mersin’de Kürtçe şarkı eşliğinde halay çektikleri gerekçesiyle 10 gencin tutuklanmasını hatırlatarak, “İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya resmi X hesabında yaptığı absürt bir açıklama ile halay çeken tüm yurttaşları hedef haline getirdi” dedi. İnci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu olay akabinde bir hafta içerisinde Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çektikleri gerekçesi ile; Siirt’te 2’si çocuk 4 kadın hakkında tutuklama, 2 kadın hakkında ev hapsi kararı verildi, İstanbul’da farklı tarihlerdeki düğünlerde gözaltına alınan 18 kişiden 11’i tutuklandı. Ağrı’da 6 kişi gözaltına alındı, Hakkari’de bir düğünde Kürtçe parçalar çalındığı için düğün sahiplerinden birçok kişi ve düğün müzisyenleri gözaltına alındı. Bu gözaltı ve tutuklamalar ifade özgürlüğüne saldırı, özel hayata müdahale, kültürel değerlere karşı ise kırım niteliğinde. Hiçbir olaydaki tutuklama amacına hizmet etmiyor. Tutuklama gerekçeleri olarak; ‘Suçun mahiyeti, kaçma ve delilleri karartma şüphesi ile delillerin henüz toplanmamış olması’ gibi safsata gerekçelerin olay gerçekleri ile ilgisi dahi olmadığını biliyoruz. Tüm dosyalardaki deliller sıradan hayatları olan yurttaşların halay videolarının sosyal medyada kriminalize edilmesinden ibarettir” dedi.
Gerçekleşen saldırıların Kürtlere ve Kürtçeye yönelik olduğunu savunan İnci, “Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır, Van ve Mardin’de Belediyelerin caddelerdeki yaya yollarına ‘Önce Yaya’ yazısı ile beraber, Kürtçe aynı anlama gelen ‘Peşi Peya’ yazıları, Valilikler tarafından silindi. Bu olaylar halay çekenleri tutuklayanlarla aynı anlayışın farklı tezahürüdür. Aynı coğrafyada yaşıyoruz, aynı hayatı paylaşıyoruz. Coğrafyamızın tek ve değişmez unsuru gibi gereksiz bir sahiplenici anlayışla, Kürtleri, Kürtçeyi ve coğrafyamızın diğer unsurlarını tanımadan barışı inşa edemezsiniz. Buradan ağır bir toplumsal soruna işaret ediyoruz. Bu ihlaller iktidar ve yargı eliyle coğrafyamızın dört bir yanına yayılarak toplumsal bir krize zemin hazırlıyor. İktidar ve devlet görevlilerinin kullandıkları kışkırtıcı, spekülatif dilden vazgeçmeye çağırıyoruz. Suç oluşturmayacak iddialar sebebi ile tüm coğrafyada Kürt halkının kültürel değerlerine karşı oluşturulan toplumsal ve yargısal saldırı ikliminin derhal sonlandırılması toplumsal barış ve huzurun gereğidir” diye konuştu.
Daha sonra konuşan DEM Parti İl Eşbaşkanı Reşat Aşan, Kürt dilinin, kültürünün gerçekleşen saldırılarla hedef haline getirildiğini savundu. Saray rejiminin “makul Kürt” arayışında olduğunu iddia eden Aşan, “ ‘Kürdistan ve Kürtler bu ülkenin gerçekliğidir’ dediğimiz zaman, ‘Kürtler benim istediğim Kürt olacak’ diyor. O açıdan son birkaç gündür sistematik bir saldırı sürüyor. Biz buradan iktidara sesleniyoruz; Kürtler de Kürtlerin anadili de Kürtlerin halayı da Kürtlerin yurdu olan Kürdistan da bu ülkenin gerçekliğidir. Biz Kürdüz, dilimiz Kürtçe, ülkemiz Kürdistan’dır. Herkes bu gerçekliği kabul edecek” ifadelerini kullandı.
Basın açıklaması, oturma eyleminin ardından eylem olaysız bir şekilde sona erdi.