İş dünyasının yurtdışı pazarlardaki gücünü artırması adına uluslararası katılımı yüksek, nitelikli fuarlara ihtiyaç duyduğunu belirten MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, bunun için Türkiye’deki fuar sayılarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, Nisan ayında meclis üyeleriyle birlikte ziyaret edilen Milano Mobilya Fuarı ile Hannover Messe Uluslararası Sanayi ve Teknoloji Fuarı sonrasında değerlendirmelerde bulundu. İlk olarak Türkiye’de düzenlenen fuarlara değinen Çakır, yurtiçindeki yüksek rekabet nedeniyle çok sayıda fuar düzenlendiğini, bunun fuar organizasyonlarının niteliğini olumsuz etkilediğini söyledi. Türkiye’de 400 tane fuar firması bulunduğuna işaret ederek hemen her il ve ilçede aynı sektörlerde eş zamanlı fuarlardüzenlenmesinin doğru olmadığını vurgulayan Çakır, “Bunun yerine uluslararası katılımı artıracak marka değeri yüksek fuarlar düzenlenmeli” dedi. Her sektörün hangi ilde güçlü olduğu tespit edilip yılda bir kez ilgili fuarın yalnızca o ilde organize edilmesi önerisinde bulunan Çakır, bu sayede zamanla Türkiye’deki fuarların markalaşacağını, yurtdışı katılımın ve verimin artacağını söyledi. Çakır sözlerini İtalya ve Almanya’daki fuarları değerlendirerek sürdürdü.
“İtalya, tasarım ihraç ediyor”
İlk olarak İtalya Milano Fuarı’na değinen Hakan Sefa Çakır, bu yıl 63’üncüsü düzenlenen fuara Türkiye ve dünyadan sektörün önde gelen firmalarının katıldığını söyledi. “Fuarın en büyük özelliği İtalya’nın tasarım ihracatı yapıyor olması” diyen Çakır, ziyaretçilerin büyük bölümünün buradaki tasarımların fotoğraflarını çekip kendi ülkesinde uyguladığını, kimsenin yeni bir tasarım peşinde olmayıp İtalya’daki tasarımları kabul ettiğini ifade etti. Aynı ürünü Türkiye’nin de yaptığına ancak İtalya’nın bu ürünü Türkiye’den 4 kat yüksek fiyatla satabildiğine değinen Çakır, bunun markalaşmayla mümkün olduğunu söyledi. Ülkelerin, sektörlerin, ürünlerin marka değerinin yüksek olmasının fiyatları yukarı taşıyacağını kaydeden Çakır, “Aynı zamanda katmadeğeri yüksek ürünlere yönelmek de önemli. Örneğin fuarda çok sayıda Türk firmasıyla tanıştık ancak içlerinden biri dünyadaki crusegemilerine rüzgarda uçmayan, mukavemeti yüksek, suya dayanıklı sandalyeler üretip satıyordu. Katmadeğerli bir ürün ve ürünü pazara yüksek fiyatlarla sunuyor. Biz de sektörlerimizdeki açıkları tespit edip talebe uygun,katmadeğerli ürünlere yönelmeliyiz” değerlendirmesini yaptı.
Sektörün hangi yönde ilerlediğini tespit etme imkanıbulduklarına da değinen Çakır, iklim değişikliğinden kaynaklı ahşap malzeme kullanımının azalmaya başladığını, mobilyalarda boyutların daha minimalize edilip aksesuar boyutlarının büyümeye başladığını, hatların olabildiğince inceldiğini gördüklerini söyledi. Özellikle kanepelerde oturma alanlarının genişlediğini belirten Çakır, yerden tasarruf sağlanması adına kolçakların ise iptal edildiğini aktardı.
“Geleceğin enerjisi hidrojen”
İtalya sonrası Almanya’da Hannover Messe Uluslararası Sanayi ve Teknoloji Fuarı’na katıldıklarını hatırlatan Çakır, bu fuarda sanayinin 10 sene sonra nereye gideceğini gördüklerini söyledi. 50 yıldır yapılan bir fuar olduğunu ve bu yıla hidrojen enerjisinin damgasını vurduğunu kaydeden Çakır, bu yakıtın önümüzdeki süreçte arabalarda, evlerde sıkça kullanılacağını belirtip firmaları şimdiden hidrojen gibi alternatif enerji kaynakları üzerine araştırma yapmaya davet etti.
AB’nin sürdürülebilirlik ve dijitalleşmeye odaklandığını ve bu alanlar için dünyada büyük destek fonları oluşturulduğunu aktaran Çakır, “Microsoft, Google, Apple, Amazon, Festo gibi tüm teknoloji şirketleri bu fonların peşinde. Deloitte, Capgemini gibi danışmanlık şirketleri dahi üniversitelerle işbirlikleri yaparak AB’nin bu fonlarını alarak ticarete döküyorlar” dedi. Tüm fiziki varlıkların dijitale aktarıldığını tespit ettiklerini belirten Çakır, önümüzdeki süreçte fiziki hiçbir deneme yapılmayacağını belirtip simülasyonunöneminin artacağını söyledi.
Avrupa’nın sürdürülebilirliğe verdiği öneme de dikkat çeken Çakır, “Doğayı, hayvanları, bitkileri takip ediyorlar. Doğanın kendisini dönüştürmesini makinelere nasıl uyarlayabileceklerine çalışıyorlar” ifadelerini kullandı. Festo’yu örnek gösteren Çakır, “Bu firma ile yaptığımız görüşmede doğayı takip ettiklerini, doğadaki en hafif canlıların en verimli konstrüksiyonları kullanmasını örnek alarak yenilikler geliştirdiklerini gördük” dedi.
Dijitalleşmenin hızla arttığını gözlemlediklerini de belirten Çakır, “Yapay zekayla birlikte birçok iş kolu yok olurken yaklaşık 750 yeni iş kolunun oluşacağı konuşuluyor. Bu bağlamda kalifiye işçiye çok ihtiyaç olacak. Eğitim sistemimizde dijital yetkinlikleri artıracak metotlar bugünden uygulanmalı. Eğitimimiz yenidünya düzeni gereklerine göre bugünden düzenlenmeli” dedi.