Mersin- Türkiye’de son dönemde mültecilere yönelik saldırılar artarken, hukukçu ve İnsan Hakları Savunucusu Av. Erdal Alkan, mültecilere yönelik saldırıların önüne geçilmesi için devletin gerekli tedbirleri alması gerektiğini belirtti.
Türkiye’de Suriyeli ve Afgan mültecilere yönelik nefret dışı söylemler artarken, hukukçular ve insan hakları savunucuları Türkiye’de git gide mültecilere yönelik nefret söyleminin geliştiğine dikkat çekiyorlar. Konuyla ilgili Mersin’de daha önce Mazlum-Der Şube başkanlığını yapan ve aynı zamanda İnsan Hakları alanında çalışmalar yapan hukukçu Av. Erdal Alkan, önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye’de nefret suçu işleyenlere yönelik caydırıcı cezaların olduğunu belirten Alkan, şöyle konuştu: ”Türk Ceza Kanununda her tür suç için yeterli düzeyde caydırıcı cezalar var. Problem caydırıcı cezaların olmaması değil, kolluk kuvvetlerinin ve adli birimlerin gerekli tedbirleri almaması ve gerekli- yeterli soruşturmaların yapılmamasıdır. Türkiye’de birkaç milyon ile ifade edilen Suriyeli Şartlı Mülteci bulunmakta. Bu insanlar Suriye’de savaşın çıkmasıyla Türkiye’ye gelmeye başladı. Hatta biliyorsunuz ilk başta Türkiye bu insanların Türkiye’ye gelmesi için çalışmalar yapıyordu. Yani demek istediğim Türkiye’deki Suriyeli Şartlı Mülteciler sorunu tamamıyla mevcut hükümetin yanlış dış politikalarının sonucudur. Ve bugün bu sorun içinden çıkılması güç bir durum haline gelmiştir.”
Mültecilere yönelik yapılan saldırılarla ilgili hükümetin yeterli tedbirler almadığına dikkat çeken Alkan, şöyle devam etti: “Çoğu yerde Suriyelilere yönelik bir nefret söylemi ve bazen de, dün Ankara’da olduğu gibi bir şiddet-yağma-yaralama-öldürmeye teşebbüs eylemleri gerçekleşti. Bu olayların evveliyatına bakıldığında Hükümetin bu insanları korumak için yeterli güvenlik tedbirleri almadığını görüyoruz. Muhalefetin nefret söylemlerinde bulunduğu, onları şartsız geri gönderecekleri şeklinde açıklamaların yapıldığı bir ortamda kolluk kuvvetlerinin ve idari sorumluların yeterli tedbir aldıkları söylenemez. Hatta Ümit Özdağ gibi ultra faşist politikacıların Suriyelilere yönelik provakatif söylemlerde bulunduğunu görüyoruz. Bu tip olaylar etkili yerlerde bulunan kişilerin yönlendirmesi ile meydana gelir ve ancak adli birimlerin sorumlular hakkında gerekli soruşturmaları yapması ve gerekli cezaları almaları ile caydırıcı hale gelir.”
Türkiye’nin mülteci politikasını eleştiren ve hükümetin gerekli adımları atmadığını savunan Alkan,” Hem Uluslararası mevzuatta hem de Türkiye’de yürürlükte olan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ortak bir ilkeyi benimsemiştir. Bu ilkeye göre kişinin zulüm göreceği bir ülkeye geri gönderilmemesi ve kişinin can güvenliğinin ve beden bütünlüğünün tehlikeye atılmaması esastır. Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanununun 55. Maddesine göre Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar sınır dışı edilemezler. Ulusal ve Uluslararası mevzuat bu şekilde iken özellikle muhalefetin, “biz bunları geri göndereceğiz’ demeleri en hafif tabirle abesle iştigaldir. Bu nedenle Suriye’de can güvenliğinin tam anlamıyla güvenceye alındığı bir güvenli ortam sağlanıncaya kadar bu insanların ölüme gönderilmesini istemek tam anlamıyla insanlık dışı bir tavırdır.” Dedi.
Ankara Altındağ bölgesinde Suriyelilere yapılan saldırılarla ilgili devletin etkili güvenlik tedbirleri almadığını dile getiren Alkan, “ Devlet bu gibi olayların bu hale gelmesine sebep olan provakatörler hakkında da gerekli işlemleri yapmakta aciz kalıyor. Ayrıca iki büyük Muhalefet Partisi CHP ve İYİ Parti de sorumlu kurumlar gibi davranmamaktadırlar. Toplumsal sonuçları ağır olacak bu tip söylemlerde bulunmamaları gerekir. Zira 6-7 Eylül olayları hala hafızalarımızda duruyor. Ülkede çok güçlü bir ilkel milliyetçilik anlayışı bulunuyorken sorumlu kişi ve kurumların daha dikkatli olması beklenir.” İfadelerini kullandı.