Mersin’de faaliyet gösteren Mimozan Kadın Derneği Başkanı, Çiğdem Göksoy, faaliyetleriyle ilgili habernews24.com Genel Yayın Yönetmeni Hikmet Durgun’a önemli açıklamalarda bulundu.
Mimoza Kadın Derneği olarak 19 Ekim 2020 yılında yola çıktıklarını belirten Göksoy, şöyle konuştu; “Doğrudan destek çalışmaları, savunuculuk faaliyetleri, farkındalık yaratma çalışmaları ve örgütlenme çalışmaları yürütmekteyiz. Dernek merkezimize başvuran kadınlara ve çocuklara ücretsiz hukuki, sosyal ve psikolojik destek sağlamaktayız. Dernek bünyesinde iki psikolog, üç avukat, iki sosyal hizmet elemanı, iki sosyolog bulunmaktadır. Ulusal ve uluslararası yasa ve sözleşmelerden kaynaklanan haklarına, sağlık, eğitim, ekonomik yardım gibi mevcut hizmetlere erişimlerini sağlamak için gerekli yönlendirmeleri yapmaktayız. Dernek merkezinde yüz yüze yada telefon ve e-mail aracılığıyla ile başvuru yapan her bireye ayrım yapmaksızın, ihtiyaçları doğrultusunda şiddete, şiddetin etkilerine ve bu şiddetle mücadele yollarına, haklarına ve mevcut mekanizmalara dair onlara bilgi verip, yönlendirme yapmaktayız. Derneğimiz bir yılı aşkın süredir faaliyet yürütmesine rağmen çok ciddi başvuru alan bir kurum haline dönüşmüştür. Salt Mersin’den değil çevre iller, yurt dışı ve farklı bölgelerden gerek telefonla gerek ise yüz yüze danışmanlık yapmaktadır.”
“Toplumda kadına yönelik şiddetin nedeni herhangi bir konuda olabilir. “ Diyen Göksoy, “Çünkü eril ideoloji ile birlikte geleneksel roller ve toplumsal cinsiyet kalıpları ile şekillenen toplum kadını ötekileştiren ve ezen-ezilen ilişkisini fazlası ile hissettirdiği iki cinse dönüştürmekte. Bu anlayışla yaşamdaki her zor koşulda her zor olayların bile sorumlusu olarak savunmasız olan biz kadınların ve çocukların omuzlarına yüklenmektedir. Bu yüklenen yükler doğrultusunda ise şiddet meşrulaştırılmış olmaktadır. İstanbul sözleşmesinin iptali sonrası ile birlikte 6284 sayılı yasanın etkin kullanılmaması ve cezasızlık politikaları ile de erkekler cesaretlendirilmektedir. Özel alana sıkıştırılmak istenen kadınların kendisi olmanın dışında her şey olmasını isteyen kapitalist sistem ve onun ürünü olan eril ideoloji kadını görmezlikten gelmektedir. Bu anlayışlar sonucunda ise birçok cinayet ve şiddet olayı yaşanmakta. Türkiye’de her gün üç kadının katledilmesi yolda yürürken kılıçla katledilen Başak Cengiz de bu eril zihniyetin politikası sonucu katledilmiştir. Başak sadece katledilen kadınlardan bir örnektir. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Kadına yönelik şiddeti tamamen ortadan kaldırmak uzun erimli bir süreç olduğunu biliyoruz ancak toplumsal olarak değişim dönüşümü yaratmak toplumsal cinsiyet rollerinde eşitliği sağlamak da elimizdedir. Toplumda farkındalık çalışmaları, iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele yasalarını uygulaması, İstanbul sözleşmesine geri dönülmesi ve kadın bakanlığı özgün kurularak devletin kadınlara dönük politikalarında değişiklikler yapması ile mümkündür.” Dedi.
Kadına yönelik şiddete tepki gösteren Göksoy, şöyle devam etti;” Tüm dünya virüs ile savaşırken toplumda yaşayan bireyler olarak daha yeni yeni yaşam biçimlerini öğrenirken ve ekonomik ve psikolojik şiddeti sadece kadınların yüklenmesinin istenmesi de aslında politikasızlığın bir ürünüdür. Kapanmalarda ilk evlere gönderilen kadınlar oldu. Birçok kadın için sosyal faaliyet olan parkta gezmek yada iş alanlarında yaptıkları sohbetler olmamaya başladı. Ekonomik sorunla karşı karşıya kalan aileler de yine erk ideoloji ve toplumsal cinsiyet kalıpları ile büyüyen erkeklerin tüm yaşanan sorunları kadınlar üzerinde şiddet uygulayarak kendi duygularını rahatlatmaya gitmiştir.”
Türkiye kadın derneklerinin bir araştırmasına göre pandemi döneminde şiddet hattını arayıp ihbarda bulunma olayı %95’tir bu çok çarpıcı ve içler acısı bir durumdur bunu engellemek için iktidarın bu süreçleri doğru politikalar üreterek yoksulluğu ve yoksunluğu kadınların kaderi olmaktan çıkartmalı. Afet ve pandemi gibi yaşanan ve yaşayacağımız birçok olaylar için şimdiden ekonomik politikalar ile birlikte kadını destekleyen yasaları hayata geçirmekle mümkündür. Bu çerçevede derneğimiz kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda mevcut mekanizmaların işleyişindeki eksiklikleri izlemek ve tespit etmek ve bu eksikliklere dair kamuoyunda farkındalık oluşturmak, bu eksikliklerin giderilmesi konusunda çözüm önerileri üretmek ve yetkili kurum ve kuruluşlara yönelik dönüştürücü nitelikte baskı politikası üretmek, kadına yönelik şiddetle mücadele alanında kadın kuruluşları ve yerel yönetimler işbirliği ile ortak çalışmalar yürütmekteyiz.
25 Kasım çerçevesinde birçok faaliyetler gerçekleştirdiklerini aktaran Göksoy, “Toplumda duyarlılığı geliştirmek için işverenler ile görüşmeler aldık kadına şiddete dur de başlığı altında kampanya başlattık. Bu kampanyamıza destek olan birçok firma oldu. Doğuş Yemekçilik, Batmanlılar Derneği, Tarsus Kardelen Yemekçilik gibi birçok işletme kampanyaya karşılık verdi. Ürünlerine etiket yapıştırdılar. Sizin de aracılığınızla duyarlı işverenlere toplumdaki duyarlılığı arttırdıkları için teşekkürlerimizi sunuyoruz.” İfadelerini kullandı.