Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Swedish Association of Local Authorities and Regions (SALAR- İsveç Yerel Yönetimler ve Bölgeler Birliği) International Genel Müdürlüğü’nden Yönetim Ekibi ve Resiliance in Local Governments (RESLOG- Yerel Yönetişimde Rezilyans Projesi) Proje Ekibi ile bir araya geldi. Ziyarette; 6 Şubat’ta yaşanan deprem sonrasında Mersin’e yaşanan göçün kentte oluşturduğu etkiler hakkında konuşulurken, Başkan Seçer, bu göç hareketlerini iyi yönetebilmenin önemine dikkat çekti.
Ziyarette; SALAR International Genel Müdürü Ryan Knox, SALAR International RESLOG Proje Yöneticisi Marlene Hugosson, SALAR Altyapı Strateji Sorumlusu Selda Taner, Reslog Ulusal Proje Yöneticisi M. Sinan Özden, RESLOG Kilit Uzmanı Sezin Üskent, RESLOG Kıdemli Uzmanı Burcu Özüpak Güleç, RESLOG Çukurova Bölge Uzmanı M. Alim Çopuroğlu, Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdal Gökayaz ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı İbrahim Evrim yer aldı.
Seçer Mersin’in önemli bir istasyon olduğunu kaydetti
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, aynı ekip ile daha önce de bir araya geldiklerini anımsatarak, önceki ziyaretin konusunun Suriyeli sığınmacılar, bu ziyaretin konusunun da deprem bölgesinden Mersin’de geçici ya da kalıcı yaşamak için göç eden insanlar olduğunu vurguladı. Başkan Seçer, “Mersin, bu her 2 olay da aldığı rol icabıyla da bölgede ne kadar önemli bir kent olduğunu gösteriyor. Yani hem Orta Doğu’daki hem yurt içindeki gelişmeler sonucunda eğer demografik bir transfer olacaksa bu gelişmeler Mersin’in ne kadar önemli bir istasyon olduğunu gösteriyor” dedi.
Göçü iyi yönetmenin önemine de dikkat çeken Başkan Seçer, “Bu olaylara bir öngörü ile yaklaşamıyorsanız, görmemezlikten gelirseniz, üstünü örtmeye çalışırsanız, yok sayarsanız çok büyük olayların ya da sorunların olmasına neden olursunuz. Ama tam tersi bir yaklaşım ile belki de oluşabilecek çok önemli olayların önünün almış olursunuz. Bizim çabamız da bu. Eğer ki bunu görürseniz, yaptığınız belediye hizmetlerinizin sürdürülebilir olması daha kolay olur. ‘Ben bunu gördüm, bunun hazırlığını yaptım’ dersiniz. Ya da nüfus hareketlerine dirençli kent olursunuz. Ama hiçbir şey yokmuş gibi oturur, seyrederseniz bütün sorunlarla da karşı karşıya kalırsınız” ifadelerini kullandı.
Kentin aldığı göçlerle ilgili hiçbir zaman duyarsız olmadığını ve konuyu kamuoyuyla dikkatli bir dil ile paylaştığını ifade eden Seçer, “Ne ben ne bu konuda beni bilgilendiren konunun uzmanı arkadaşlarım duyarsız kaldı. Uyum Merkezi’ni kurduk. Bu belediyemizde olmayan bir şeydi. Bu sorunla ilgili oturduk, konuştuk, yüzleştik. Bu bizim gerçek sorunumuzdur. Bunu kamuoyu ile paylaştık. Çok dikkatli bir dille, dikkatli bir lisanla ama gerçekleri örtmeden paylaştık. Suriyeli sığınmacılar konusunda da oldu, son deprem dolayısıyla oradan buraya gelmek durumunda kalan hem kendi vatandaşlarımız hem sığınmacı nüfus ile ilgili yaptığım değerlendirmelerde de bu oldu. Hep bunu gündemde tuttum” dedi.
“Bizim ayaklarımız yere basıyor. Ne yaptığımızı, ne istediğimizi biliyoruz”
Türkiye’de, finans kuruluşlarından finansman sağlanmasına dair en ciddi çalışan belediyenin Mersin Büyükşehir Belediyesi olduğunu söyleyen Seçer, “Bizim ayaklarımız yere basıyor. Ne yaptığımızı, ne istediğimizi biliyoruz. Hani bizde bir tabir vardır; ‘Sinekten yağ çıkarmak’ diye. Böyle bir dertte değiliz. Bu göçler, savaşlar, depremler olmasaydı biz zaten bu ihtiyacı duymayacaktık. Türkiye’nin gelir sıralamasında 5. belediyesiyiz. Burası limanıyla diğer sektörleriyle zengin, iyi bir kent” dedi. Hazırlanmış bir göç politikası belgesi olduğunu ve bunun 2. ve 3. kademelerinde zenginleştirilip sonuca varılması için Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin de elinden gelen katkıyı yapacağını ifade eden Seçer, “Çünkü Türkiye’de bu konuda en verimli alan; hem yeni hem eski nüfus transferi yaşamış bir kent olarak Mersin. Bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
“Bizim göçten bir endişemiz, korkumuz olamaz. Burada mesele bu nüfus hareketlerini yönetebilmek”
Bu tür göçlerde önemli olanın bu nüfus hareketlerini yönetebilmek olduğuna da dikkat çeken Başkan Seçer şunları kaydetti: “Bizim göçten bir endişemiz, korkumuz olamaz. Burada mesele bu nüfus hareketlerini yönetebilmek. Çünkü deprem bölgesinden insanlar Mersin’i onlara avantaj sunduğu için tercih ediyor. Bunları önleyemezsiniz. Ama önemli olan burayı yönetecek olan insanların burayı görüp bunun tedbirini almasıdır. Altyapınızı, şehir planlamanızı ona göre yapacaksınız. Düzenli, yaşanabilir bir kent olması, ona göre istihdam alanları yaratılması için katkı sunacaksınız. Merkezi hükümetin yatırımlarını buraya çekeceksiniz. Onun için Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı 1 aydır ‘350-400 bin göç aldık, konut açığı olacak’ diye bağırıyor. Biz şu anda bunun çabası içerisindeyiz. Deprem bölgesinden gelen bizim vatandaşlarımız başımızın tacıdır. Biz onları burada gayet iyi bir hayat standardında yaşatmak için çaba sarf ediyoruz.”
Knox: “İş birliğimizi farklı alanlarda geliştirmek ve genişletmek istiyoruz”
SALAR International Genel Müdürü Ryan Knox ise dirençli toplum çalışmaları kapsamında; yerel ekonominin kalkınması, doğru bilgiye erişim ve veri kullanımı, göç sonrası şehre gelen kırılgan gruplara yönelik sosyal hizmetlerin sürdürülebilirliği bağlamında belediyelerle işbirliğini geliştirmek istediklerini ve RESLOG Projesi kapsamında Mersin Büyükşehir Belediyesi’ni güçlü bir paydaş olarak gördüklerini söyledi. İsveç’teki organizasyonla alakalı bilgi veren Knox, “Türkiye’deki Belediyeler Birliği’ne benzer bir yapımız var. İsveç dışındaki çeşitli ülkelerde faaliyet yürütüyoruz. Esasen Türkiye en uzun süredir çalıştığımız ülkelerden birisi. 16 yıl oldu. Özellikle Türkiye’deki Büyükşehir Belediyeleri ile uzun bir deneyimimiz var. Sizin belediyenizle RESLOG projeleri çalışıyoruz. Burada bizim dirençli toplumla ilgili çalışmaları, değerlendirmeleri yürüttüğümüzü biliyorum. Bu değerlendirme çalışmalarının bilhassa son yaşanan süreçte faydalı olduğuna ilişkin geri bildirimleri almış oldum. Ve mümkünse çalışma iş birliğimizi farklı alanlarda geliştirmek ve genişletmek istiyoruz. Yerel ekonominin kalkınmasıyla ilgili çalıştığımız 3 temel şehirden birisi Mersin. Veri kullanımına ilişkin bazı eğitimler olacak” dedi.
“Kent hizmetlerinin verilmesi noktasında çalışmak isteriz”
Yaşanan deprem sonrası oluşan iç göçlerin ardından toplumsal hizmetlerin sürdürülebilirliği üzerine çalışmalar yapmak istediklerini sözlerine ekleyen Knox, “Farklı yerlere göç eden kişilerle ilgili durumu düşündüğümüzde; sosyal ve toplumsal hizmetlerin nasıl sürdürülebileceğine ilişkin bazı çalışmalar yapmayı düşünüyoruz. Bununla ilgili öncelikle depremin belediyenizi nasıl etkilediğine ilişkin görüşlerinizi dinlemek isteriz. Potansiyel olarak kent hizmetlerinin verilmesi ile ilgili belediyenizin durumunu konuşmak ve bu konuda çalışmak isteriz” diye konuştu.
Knox, sürdürülebilir kent hizmetlerinin, dünyanın her noktasında çalıştıkları bir konu olduğuna değinerek, “Türkiye’deki ekibimizdeki arkadaşların kent planlamacısı olması da zaten son derece yararlı bir durum. Buradaki temel mesele fonla ilgili kısmın nasıl yapılacağı. Tabi burada bu kaynakların belediye düzeyine ulaşması ile ilgili lobi yapabileceğimizi ifade ediyor. Bunu başarabilmemiz için söylediklerimizi teyit edebileceğimiz, kanıtlayabileceğimiz iyi bir veri analizine ihtiyacımız var. Yarın yine depremden etkilenmiş başka yerleri ziyaret edeceğiz. Bu görüşmelerin ardından daha sonra Avrupa Birliği ve Dünya Bankası’yla da görüşmelerimiz olacak. Orada da; burada belediyelerin ister göç eden nüfustan isterse doğrudan yıkımdan etkilenmiş olsun temel rollerinin olduğu fikrini onlara aktarmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.
SALAR International Reslog Proje Yöneticisi Marlene Hugosson ise, “Depremden sonra karşılaştığınız büyük bir zorluk söz konusu. Yürüttüğünüz çalışmalardan son derece etkilendiğimi ifade etmek isterim” dedi.