Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin, bu yıl ilkini düzenlediği Uluslararası Tarsus Festivali, 3’üncü ve son gününde de dolu dolu geçti. Tarsus, tarihi mekanları ve doğal güzellikleriyle festivalin ilk gününden son gününe kadar birçok aktiviteye ev sahipliği yaptı, festival coşkusu tüm kente yayıldı.
Her yer sanat, her yer eğlence
Birbirinden değerli usta kalemler, sanatçılar, dans ve gösteri grupları tarihi kente konuk oldu. Her anında coşkunun hakim olduğu ve Tarsusluların büyük bir ilgi göstererek sahiplendiği festivale, 27 ülkeden 350 misafir katıldı. 3 gün boyunca kentin her köşesini sanatsal etkinlikler ve eğlence sardı. Söyleşi, sergi, dans gösterileri, bisiklet turu, yamaç paraşütü, gezici kütüphane, itfaiye etkinlikleri ve konser gibi birçok aktivite ile Tarsus, tarihine unutulmaz bir festival ekledi.
Sanat ve eğlenceli aktivitelerin yanı sıra Slow Food Yeryüzü Pazarı, Ekolojik Pazar, geleneksel ve kaybolmuş mutfak lezzetleri ile üretici kadın stantları, festival boyunca vatandaşların beğenisine sunuldu.
“Tarsus’u canlandıran bir festival olmuş”
Festivalin son gününde Tarsus Müzesi’nde sabah saatlerinde ilk olarak gazeteci-yazar Oral Çalışlar, gazeteci-yazar İpek Çalışlar ve gazeteci Yavuz Donat’ın katılımcı olduğu “Çocukluğumun Tarsus’u” adlı söyleşi gerçekleştirildi.
Tarsus’ta doğup büyüdüğünü ve 68 olaylarının ardından uzun yıllar Tarsus’tan uzak kaldığını söyleyen gazeteci-yazar Oral Çalışlar, “Tarsus yıllardır durgun ve sakin bir şehir haline gelmişti. Fakat bu festival burada bir patlamaya yol açmış. Tarsus’un birikmiş enerjisi ortaya çıkmış” derken, Tarsus’a en son geldiğinde Tarsus’un sessiz ve sakin bir yer olduğunu söyleyen gazeteci-yazar İpek Çalışlar, şimdi ise festivalle birlikte canlı ve hareketli bir kent kimliğine kavuşmuş olduğunu gözlemlediğini belirtti. Gazeteci Yavuz Donat ise, “Bugüne kadar ihmal edilmiş, unutulmuş Tarsus’u gündeme getiren, canlandıran bir festival olmuş. Tarsus’un kalkınması ve patlama yapması için, inşallah bu bir başlangıç olur” ifadelerini kullandı.
“Şehrin bu kültüre sahip çıkması gerekir”
Tarsus Müzesi, öğleden sonra da zengin söyleşilere ev sahipliği yaptı. Yazar, akademisyen ve içerik üreticisi Emrah Safa Gürkan “Öğrenmeyi Öğrenmek” adlı söyleşisinin sonunda yaptığı değerlendirmede, “Burası tarihi bir kent, ama turizm konusunda çok görünür olmamış. Bu anlamda hem şehrin bu kültüre sahip çıkması, hem de bunu bir şekilde insanlara duyurması ve ruh değişimine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bunu da, bu tür etkinliklerle yavaş yavaş başaracağını düşünüyorum” dedi.
“Tarsus’taki tarih ve sanat, festivalle gün yüzüne çıktı”
Festivalin ve günün son söyleşisi de aynı ilgi ve heyecanla yine Tarsus Müzesi’nde gerçekleştirildi. Sibel Oral, Yavuz Ekinci, Sine Ergün, Murat Özyaşar ve Gamze Güller’den oluşan 5 güçlü kalem, dinleyicilere “Edebiyat Ne İşe Yarar” söyleşisini sundu. Bu yazarlardan Murat Özyaşar, katıldığı festivalin coşkusuna kapıldığını belirterek, “Festival hem sinema, hem edebiyat, hem müzikle, kısacası sanatın bütün dallarıyla Tarsus’a yakışır bir etkinlik oldu. Tarih ve sanat zaten bu kentte buluşmuştu, festivalle gün yüzüne çıktı” sözleriyle düşüncelerini dile getirdi.
Festivalin böylesi tarihi bir zenginliği olan Tarsus’un tanıtımına büyük katkı sağlayacağını düşündüğünü söyleyen yazar Sine Ergün, “Çok etkileyici bir festival. Bu tarihi mekanlar, böyle festivaller sayesinde tanıtılabilir diye düşünüyorum. Tek başına çok etkileyici bir festival” dedi.
Festival coşkusunun heyecanını yaşadığını ifade eden yazarlardan Gamze Güller ise, “Böyle bir festivalin düzenlenmesi, kültür ve sanat insanları açısından çok önemli. Bu tür faaliyetlerle bunu yaygınlaştırabilmek, buraya daha çok insan çekerek kültürel zenginliği paylaşabilmek de çok önemli” ifadelerini kullandı.