Meslek alanlarını, meslektaşlarını ve ülkenin geleceğini tehdit eden uygulamalar karşısında sessiz kalmayacaklarını ifade eden TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Atar, “Siyasi iktidarın mesleğimizi önemsizleştirme, emeğimizi değersizleştirme çabaları sistematik olarak devam etmektedir. Bu sistematik çabalar nedeniyle mühendis, mimar ve şehir plancıları gerek kamuda gerekse özel sektörde kötü çalışma koşulları altında, yetersiz ücretlerle çalışmaya devam etmektedir. İşsizlik, hayat pahalılığı, düşük ücretler, güvencesizlik, özlük hakları ve örgütlenme sorunları ülkemizde çalışan tüm kesimlerin olduğu gibi mühendis, mimar ve şehir plancılarının öncelikli sorunlarıdır” dedi.
TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu, 19 Eylül TMMOB Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü kapsamında Mimarlar Odası Mersin Şubesi önünde basın açıklaması yaparak, meslekleriyle ilgili sorun ve taleplerini dile getirdi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) adına açıklama yapan Mersin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Atar, “42 yıl önce tüm ülkede etkisini gösteren ekonomik kriz karşısında mühendis, mimar ve şehir plancılarının yaşadığı hak kayıplarını ve ücret adaletsizliklerini protesto etmek için gerçekleştirilen iş bırakma eylemi, teknik elemanların üretimden gelen gücünü en açık biçimiyle ortaya sermiştir. TMMOB’nin çağrısıyla gerçekleştirilen eylem, maden ocaklarından enerji santrallerine, fabrikalardan şantiyelere, kamu kurumlarından limanlara kadar pek çok iş yerinde üretimin durmasını sağlamış, teknik elemanların yaşadıkları sorunlara dikkat çekilmesi sağlanmıştır. Bizler için 19 Eylül İş Bırakma Eylemi, ülkesi için düşünen, planlayan, üreten mühendis, mimar ve şehir plancılarının kendi öz güçlerinin farkına vardığı tarihtir. Bu yüzden bu anlamlı gün, ‘TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü’ olarak kutlanmakta ve yeniden hatırlanmaktadır” dedi.
“SORUNLAR SADECE EKONOMİK SIKINTILAR DEĞİL”
Türkiye’de son dönemlerde birbiri ardına yaşanan büyük felaketlerin, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetlerinin ve bu alanda emek veren meslektaşlarının toplumsal önemini bir kez daha gösterdiğine dikkat çeken Atar, açıklamasına şöyle devam etti: “Buna rağmen, siyasi iktidarın mesleğimizi önemsizleştirme, emeğimizi değersizleştirme çabaları sistematik olarak devam etmektedir. Bu sistematik çabalar nedeniyle mühendis, mimar ve şehir plancıları gerek kamuda gerekse özel sektörde kötü çalışma koşulları altında, yetersiz ücretlerle çalışmaya devam etmektedir. İşsizlik, hayat pahalılığı, düşük ücretler, güvencesizlik, özlük hakları ve örgütlenme sorunları ülkemizde çalışan tüm kesimlerin olduğu gibi mühendis, mimar ve şehir plancılarının öncelikli sorunlarıdır. İçinde bulunduğumuz derin ekonomik kriz, tüm halkımızın olduğu gibi emeğiyle geçinen mühendis, mimar ve şehir plancılarının da hayatlarını zorlaştırmaktadır. Ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancılarının bugün karşı karşıya olduğu sorunlar sadece ekonomik sıkıntılar değildir. Kontrolsüz yetkilerle donatılmış tek adam rejimi altında emeğimiz değersizleşirken, özlük haklarımız da giderek budanmaktadır. Gerek kamuda gerek özel sektörde her türlü mühendislik, mimarlık ve şehir planlama hizmetlerini, planlama, projelendirme, uygulama ve denetleme işlerini yürüten tüm meslektaşlarımız giderek daha zor koşullarda çalışmaktadır. “Parti Devleti” anlayışıyla yönetilen kamu kurumlarında çalışan meslektaşlarımız siyasi baskı ve sürgün tehdidi altında, düşük ücret, kadro sorunu, özlük haklarının ihlal edilmesi, düşük ek göstergeler gibi birçok sorun ile yüz yüzedir. Güvencesiz-sözleşmeli istihdam modellerine yönelme, atamalarda liyakatin ortadan kalkması ve nihayet hukuksuz keyfi ihraçlar gibi nedenlerle kamudaki teknik personelin iş yükü artarken, iş riski de giderek büyümektedir. Yandaş konfederasyonla imzalanan toplu sözleşmeler, şaibeli enflasyon rakamlarıyla birleşince kamu emekçilerinin her geçen gün daha da yoksullaşmasına neden olmaktadır.”
“MESLEĞİMİZİ VE TOPLUMU KORUYACAĞIZ”
“Diğer tüm idari alanlarda olduğu gibi meslek alanımızla ilgili de bir gecede yapılan, bilime aykırı, keyfi düzenlemeler, halkın iyi ve güvenli mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmeti almasını engellemektedir” diye konuşan Atar, “Bu durumun toplumumuza maliyeti daha büyük felaketler, daha güvensiz yapılar, daha fazla yıkım ve daha çarpık bir kentleşme olmaktadır. Bilimi, tekniği ve yaratıcı fikirleri sistematik olarak değersizleştiren bu politikalar ülkemizin geleceğini tehdit etmektedir. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki hak ve çıkarlarını korumak aslında tüm toplumun geleceğini korumak demektir. Çünkü bizim meslek alanımız, toplumun ortak yaşamının üretimini ve devamlılığını sağlamaktadır. Bizler bu anlayışlar, mesleğimize ve meslektaşlarımıza sahip çıkarken, ülkemizin ve toplumumuzun ortak geleceğine de sahip çıkıyoruz. TMMOB olarak salgın koşullarında derinleşen ekonomik kriz ve siyasi iktidarın artan baskıları karşısında mesleğimizi, meslektaşlarımızın çıkarlarını ve meslek örgütlerimizi korumak için mücadele ediyoruz. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki hak ve çıkarlarını korumak aslında tüm toplumun geleceğini korumak demektir. Çünkü bizim meslek alanımız, toplumun ortak yaşamının üretimini ve devamlılığını sağlamaktadır. Bizler bu anlayışla, mesleğimize ve meslektaşlarımıza sahip çıkarken ülkemizin ve toplumumuzun ortak geleceğine de sahip çıkıyoruz” dedi.
“EK GÖSTERGELER AYRIMSIZ 4800-6400 ARASINDA YÜKSELTİLMELİ”
Türkiye’deki her projenin, her çalışmanın planlanmasından yaşama geçirilmesine kadar sorumluluklar üstlenen denetleyen, ülke sanayisinin, tarımının, madenciliğinin, ormancılığının ve üretiminin temel unsuru olan, teknik ve bilimsel temelde yürüttükleri çalışmalarla, ülkenin kalkınması açısından vazgeçilmez bir yere sahip olan mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunlarının aşılması için iktidarın dayattığı gerici dalga karşısında eğitim kurumları güvenilirliğini yitirdiğini ifade eden Atar, “Ülkemizin en büyük ihtiyacı olan tasarım, üretim, planlı kalkınma süreçlerinde doğudan görev üstlenecek genç meslektaşlarımızdır. Meslektaşlarımızın üniversitede aldıkları eğitimin niteliğini yükseltilmelidir. Mesleğimizin itibarının düşürülmesine üniversitede başlanmaktadır. ÖSYM tarafından açıklanan yerleştirme verilerine göre mühendislik, mimarlık ve planlama bölümlerinin doluluk oranları yüzde 80 bandında kalmıştır. Eğitim; üretim, yatırım ve istihdam planlamasından kopmadan yeniden örgütlenmelidir. Tüm çalışanlara sendikalaşma, güvenceli çalışma, güvenceli iş, toplu sözleşme hakları sağlanmalıdır. Her alanda olduğu gibi planlamadan yoksun bir şekilde uygulanan istihdam politikaları, ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz, yetişmiş nitelikli genç teknik elemanların istihdam edilmesinde başarısızdır. Altyapı eksiklikleri, öğretim kadrosu yetersizlikleri, öğrenci niteliklerinde meydana gelen düşüşler, müfredatın niteliği ve işlevselliği, üniversiteler arası birliktelik, akreditasyon, denklik, yeterlilik, eğitimin kalitesi gibi sorunlar bir an evvel giderilmelidir. Kamuda teknik hizmetler sınıfında çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ek göstergeleri ayrımsız 4800-6400 arasında yükseltilmelidir” şeklinde konuştu.
“SÖZLEŞMELİ PERSONEL UYGULAMASI KALDIRILMALI”
Kamuda sözleşmeli personel uygulamasının ve kapsam dışı personel statüsünün kaldırılması gerektiğinin altını çizen Atar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Kamudaki teknik personel ihtiyacının giderilmesi için kamuda atama bekleyen binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının istihdamı sağlanmalıdır. eknik Hizmetler Sınıfı kapsamında ödenen Özel Hizmet Tazminatının tavan oranı arttırılarak en az yüzde 260 olmalıdır ve bu oran emekli aylık ücretlerine de yansıtılmalıdır. Fabrikada, ofiste, sahada ve şantiyede cinsiyet ayrımcılığı ve mobbing engellenmelidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tüm çalışanların ve tüm meslektaşlarımızın hakkıdır, iş cinayetlerinin ve iş kazalarının önüne geçilmelidir. Mesleklerimizin temellerinin aşındırılması, toplumla arasındaki bağın kesilmesi, mesleklerimizin kamusal özelliklerinin ortadan kaldırılması kabul edilemez. Ülke sanayisi ve tarımını bitiren, meslek alanlarını yok eden ranta dayalı ekonomi politikaları terkedilmeli; üretime, sanayileşmeye, kalkınmaya dayalı ekonomi politikaları benimsenmelidir. Hem toplum kesimlerinin hem de meslektaşlar arasındaki gelir adaletsizliği ortadan kaldırılmalı, herkese insanca yaşayabileceği temel ücret hakkı tanınmalıdır. Meslek alanları geliştirilerek, istihdam üretime dayalı olarak artırılmalı ve işsizlik azaltılmalıdır. Ülke düzeyinde insani yaşam koşullarına uygun asgari ücret, kıdem tazminatı ve emeklilik hakkı tüm çalışanlara, ayrım gözetmeksizin tanınmalıdır. Meslek alanımızı, meslektaşlarımızı ve ülkemizin geleceğini tehdit eden uygulamalar karşısında sessiz kalmayacağız. Bizler mesleğimizi bilimden, üretimden ve toplumdan yanan kullanan bir mücadele geleneğinin sürdürücüsüyüz. Bu anlayışla TMMOB’nin bilim ve tekniği esas alan, kamu çıkarını savunan, eşitlik, özgürlük ve demokrasiden yana tavrını korumaya devam edeceğiz. Ülkemizin ve meslektaşlarımızın dayanışmaya ve birlik içinde olmaya en fazla ihtiyaç duyduğu bu dönemde 19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.”