TBB Başkanı Erinç Sağkan, Mersin Barosuna kayıtlı ÖHD üyesi 22 avukata soruşturma açılmasını Mersin önünde adliye önünde açıklama yaparak kınadı. Açıklamaya 13 ilin Baro başkanı ile ile ÖHD’liler ve çok sayıda avukat katıldı.
Mersin Barosu, 18 Şubat’ta adliye bahçesinde basın açıklaması yapmak isterken polis tarafından darp edilen ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefet etmek”, “Görevi yaptırmamak için direnme” ve “Görevli memura mukavemet” iddiasıyla üyeleri hakkında soruşturma başlatılmasını protesto etti. Mersin Adliyesi bahçesinde yapılan açıklamada, Bursa’da gardiyanları taşıyan araçta yaşanan patlama gerekçesiyle “güvenlik zafiyeti oluşacak” denilerek gazetecilerin ekipmanları içeriye alınmadı. Uzun süre adliye kapısında bekleyen gazeteciler, ekipmanlarını, emanete bırakarak, cep telefonuyla çekim yaptı. “Mersin Barosu” yazılan pankartın açıldığı açıklamaya Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı R. Erinç Sağkan, TBB yönetim kurulu üyeleri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanları İlknur Alcan ve Bünyamin Şeker ile 13 ilin baro başkanı ve çok sayıda avukat katıldı.
‘MERSİN BARO BAŞKANI : KABUL ETMİYORUZ’
Avukatlara yönelik darp ve engellemeyi kınayan Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir, “Bilinmelidir ki savunma makamını temsil eden avukatların özgür ve etkili olmadığı bir toplumda hiç kimsenin özgürlüğü garanti altında değildir. Meslektaşlarımızın en temel anayasal haklarından birini kullanmak üzere bir araya gelmelerine dahi tahammülsüz davranılarak kendilerine saldırılmasını, bu saldırının utancı henüz devam ederken bir de meslektaşlarımız hakkında soruşturma başlatılmış olmasını kabul etmiyoruz. Bu hukuksuzluğun bugün itibari ile derhal güvence altına alınan temel hak ve sonlandırılmasını istiyor ve Anayasa ile özgürlüklerden hiçbir şekilde geri adım atmayacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz” dedi.
‘YASADAN KAYNAKLANAN GÖREV VE SORUMLULUĞU’
Özdemir’in ardından konuşan TBB Başkanı Erinç Sağkan, “Arkanızda gördüğünüz bina bir adliye binası ve yurttaşlarımız bu binanın içerisinde hak ve hukuk arayışı içindeler, şiddete uğrayan kadın, istismara uğrayan çocuk, alacağını tahsil edemeyen emekçi, işçi hepsi buradalar. Ve yanlarında avukatları var. Emin olun o avukatları bu sistemin içinden çekip alırsanız, bu binalar adalet yerine adaletsizlik üretir, bu binalar adaleti sağlaması gerekirken adaletsizliği bizzat yaratan içi boş taş binalara döner. Haliyle bu binanın içinde çalışanlar, emekçiler, savcılar, hâkimler için bu binalar nasıl işyeriyse, bu binalar en çok da avukatların işyeridir. Çünkü sistemin içerisinden avukatları çıkartırsanız, o karar mekanizmasında yer alan hakimler, iddia makamında yer alan savcılar, hakim ya da savcı olamaz, düz birere memur olmaktan ibaret kalırlar. Dolayısıyla adaletin tesisini sağlayan savunma makamıdır. Yurttaşın yanında yer alan, yurttaşın temel hak ve özgürlüklerini koruyan savunma makamıdır, yurttaşın derdini dert edinen, onun omzuna dokunan avukatlardır. O sebeple burası en çok bizim iş yerimizdir. Haliyle avukatlar da, barolar da Türkiye’deki hukuk sistemini ilgilendiren, anayasal temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren her türlü konuda tüm yurttaşlarımızın hakkı olduğu gibi kendi işyerlerin önünde basını bilgilendirmek üzere açıklama yapmak en temel anayasal haklarıdır ama daha da önemlisi hak olmanın dışında bu durum avukat ve baroların yasadan kaynaklanan görevi ve sorumluluğudur” dedi.
‘HUKUK İÇİN MÜCADELE’
Aysel Tuğluk için yapılan açıklamada avukatlara yönelik müdahaleyi kınayan Sağkan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Son derece sert bir müdahalede bulunması gerçekten Türkiye’deki avukatların tehlikede olduğunun tek başına göstergesidir. Türkiye’deki avukatlar tehlikedeyse eğer aslında tehlikede olan yurttaşlar, yurttaşların temel hak ve özgürlükleridir tehlikede olan. Her iki açıklamada da kolluğun son derece sert müdahalesi açıkça yurttaşı savunma hakkından mahrum bırakan müdahalelerdir. Adliye önünde açıklana yapan avukatlara yönelik müdahalenin, barolar birliği tarafından kabul edilmesi mümkün değildir. Biz hak ve özgürlükler için mücadele eden tüm meslektaşlarımızın ne bir adım önünde ne de bir adım arkasındayız, tam da yanı başlarındayız, onlarla birlikte mücadele etmeye, hak ve hukuk için mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz.”
‘AÇIKLAMA YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Daha sonra söz alan ÖHD Eş Genel Başkanı İlknur Alcan, meslektaşlarının Tuğluk’a destek verdiği için haklarında soruşturma açıldığına değinerek, “Savcılığa sesleniyoruz. Anayasal hakkını kullanan meslektaşlarımıza değil hakkın kullanımını engelleyen kolluğa soruşturma açılması gerekirdi. 10 gün önce Şırnak’ta bir hafta önce Batman’da meslektaşlarımıza yönelik saldırının başka bir versiyonu da bu soruşturmadır. Bugün avukatlara yönelik saldırılar sistematik ve düzenli hale gelmiş durumda. Nasıl ki savcılıklarca adliyelerde Mevlit, kokteyl, basın açıklaması yapılıyor, biz avukatların da çalışma mekanları adliyelerdir. Biz sadece duruşma salonlarında avukatlık yapmıyoruz. Elbette Toplumsal konularda, müvekkillerimizle ilgili kamuoyunu bilgilendireceğiz, elbette açıklama yapacağız. Daha önce de bu konuda birçok dava açıldı ve tamamı beraatla sonuçlandı. Bugün yaptığımız gibi bundan sonrada çalışma alanlarımız adliyelerde açıklama yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.