Kıbrıs Cumhuriyet Meclisi tutanakları, Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili bugün tartışılanların çok ötesinde bilgi ve iddiaları içeriyor. Abdullah Çatlı’nın Kıbrıs’taki ekibinde Mustafa Asilkan ve Mehmet Demirci isimli iki kişi daha vardı. Olaydan sonra gözaltına Mehmet Demirci ile Mustafa Asilkan, Galip Mendi’nin başında bulunduğu Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nda danışman olarak görev yapıyordu. Bir diğer iddiaya göre Adalı, “kayıp İncil” nedeniyle öldürüldü.
Gazeteci Kutlu Adalı cinayeti, Kıbrıs Cumhuriyet Meclisi’nin gündeminde hep tartışılan konuların başında geldi. Olayın hemen ardından Abdullah Çatlı ve ekibinin cinayetin zanlıları olduğu Meclis kürsüsünden dillendirildi.
MENDİ’NİN İKİ DANIŞMANI
Bu iddialardan en somut bilgiler içereni 19 Aralık 2001’de, Milletvekili Sonay Adem tarafından dile getirildi.
Adem 24’üncü birleşimde polis teşkilatının Kıbrıs Hükümeti’ne bağlı olmamasını eleştirdiği konuşmasında, iki isim verdi: Mustafa Asilkan ve Hüseyin Demirci.
Adem’in verdiği bilgilere göre Mustafa Asilkan Kıbrıs’taki hükümete bağlı olmayan polis teşkilatında müdür yardımcısı olarak görev yapmış ve emekli olmuştu. Adem, bu kişilerin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nda “danışman” kadrosunda resmi sıfatla tutulduğunu ve Komutanlığın başındaki Galip Mendi ile ilişkilerini Meclis kürsüsünden şöyle anlattı:
“Şimdi sormak istiyorum ben İçişleri Bakanına. 1995-96 yıllarında emekli polis Genel Müdür İkinci Yardımcısı Mustafa Asilkan… Bu arkadaş emekli oldu. Herhalde yanılmam emekli olduğuna dair. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nda Polisten Sorumlu Danışman. Allah Allah! Allah Allah! Ne münasebet yani? Bu devletten emekli olan bir adam ne münasebet de bir devlet görevinde yer alıyor? Bunu kim izah edebilir? Başka birisi daha var. Ertuğrul Bey (İktidar partisi milletvekili Ertuğrul Hasipoğlu) iyi tanır herhalde, köylüsüdür: Hüseyin Demirci. Bu da danışmanmış…
Şimdi değerli arkadaşlar; niçin bu iki ismi özellikle söyledim? Kutlu Adalı cinayetinde zanlı olarak isimleri geçen bu kişiler ve o dönemde Sivil Savunmanın başında olan kişi, şu anda Güvenlik Kuvvetlerini idare etmektedir. Kim? Galip Mendi.”
SORGULANMADAN POLİSİN ELİNDEN ALINDILAR İDDİASI
Sonay Adem, bu isimlerin Kutlu Adalı cinayetinin zanlıları olduğunu, en az birisinin gözaltına alındıktan sonra sorgulanmadan salıverildiklerini de şu sözlerle aktardı:
“Şimdi değerli arkadaşlar; böyle garip bir memlekette, böyle garip bir demokraside, bunları gündeme getirip konuşmak, olabilecek bir şey mi? Ben sordum, iki tane zanlı var orta yerde. Bunlar herhangi bir soruşturmaya tabi tutuldu mu? İlgili kişi yakalanır yakalanmaz öbürü koşturdu dedi ki; akşam beraber içki içerdik. Nerde? Lefke’de polisin tesislerinde, adam daha sorgulanamadan… Şimdi değerli arkadaşlarım; ben soruyorum size o zaman, siz bu işin içerisinde bir şaibe olduğunu kabullenmez misiniz? Sivil Savunma Teşkilatının şaibeli olduğu bir dönemde, aynı kişilerin tekrar bir araya gelmesi garip değil midir? Ve soruyorum ben aynı zamanda, bugün Emniyet Genel Müdürlüğümüz var. Gerçekten bu Emniyet Genel Müdürlüğünü idare eden insanlar idare edemiyorlar mı ki onların üzerine dışarıdan adam alınıp kondu?”
Sonay Adem konuşmasına, “çok dolambaçlı söyledim ama beni anlayan anlar” notunu düşmeyi de ihmal etmedi.
“KAYIP İNCİL NEDENİYLE ÖLDÜRÜLDÜ”
Kıbrıs Cumhuriyet Meclisi’nin 27 Şubat 2012’deki oturumunda da milletvekili Mehmet Çakıcı, Kutlu Adalı’nın “kayıp İncil” nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti.
Çakıcı, Türkiye’de Susurluk ve Ergenekon soruşturmaları sırasında da gündeme gelen kayıp İncil’in, St. Barnabas Kilisesi’nde olduğunu, buradan çalınıp Türkiye’ye götürüldüğünü, Kutlu Adalı’nın da bu İncil’in Barnabas Kilisesi soygunu sırasında çalındığını iddia ettiği konuşmasında, Kutlu Adalı cinayetini anlatırken özetle şunları söyledi:
“(İncil’e ilişkin bilgiler verdikten sonra) St. Barnabas’ın İncil’ini gündeme getirmek istiyorum… Biliyorsunuz Sayın Kutlu Adalı ölmeden önce St. Barnabas’ın İncil’i ile ilgili St. Barnabas’ta bir operasyon olduğunu, bu operasyonda bu İncil’in bulunduğunu yazması ile ilgili gündeme geliyor. Daha sonra da bu olaylarla ilgili yazıları yaparken de öldürülüyor… ‘Barnabas İncil’i de çalındı’ diyor burada. Adalı olay gecesi manastıra gelen araç plakalarından derin çete bağlantılarına ulaştı. Sonra da tehdit edilip uzi marka bir silahla öldürüldü.
ÇATLI “MEHMET ÖZBAY” KİMLİĞİYLE BURADAYDI
Kıbrıs Cumhuriyet Meclisi’nde Kutlu Adalı’nın öldürülmesi konusu ilk kez, olayın üzerinden 2 gün sonra 8 Temmuz’da gündeme özel oturumla gündeme geldi. Daha bu bu oturumda olayın “faili meçhul” olduğu dillendirildi.
Daha sonraki yıllarda ölüm yıldönümlerinde ve farklı nedenlerle yaklaşık 50 kez gündem oldu. Bunlardan pek çoğunda Adalı Cinayetini Soruşturma Komitesi’ne raporunu hazırlaması için süre verildi.
Hemen hemen her oturumda Abdullah Çatlı ismi geçti. Bu oturumlarda, Abdullah Çatlı’nın olaydan önce gerçek ismi ile Ada’ya gelip gittiğinden söz edildi. En çok da Çatlı’nın olay günü Mehmet Özbay sahte kimliği ile Kıbrıs’ta olduğu konuşuldu.
Somut bilgiler ve iddialar içeren komuşmalardan biri de Meclis kürsüsünden
27 Aralık 1996’de Ferudun Önsav tarafından yapıldı. Önsav, daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında da geçen otel bilgilerini de vererek şöyle konuştu:
“Mehmet Özbay’ın Abdullah Çatlı olduğunu dünya alem biliyor. Abdullah Çatlı’nın buraya geldiği, gerek Kutlu Adalı’nın öldürüldüğü tarihlerde, gerekse en son 26 Nisan ve 1 Mayıs tarihlerinde, daha sonra sınır olaylarındaki tarihlerde geldiği belgelerle açık ve biliniyor. Jasmine Court’ta (otel) kaldığı, Jasmine Court’ta hanımının ve çocuklarının Çatlı soyadı ile aynı günlerde kaldığı belirtilmiş, faturalardan belli.
Bir de Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu Abdullah Çatlı’nın Jasmine Court’ta kaldığı masrafları Ordu Yardımlaşma Kurumu Turizm Şirketi karşılamıştır ve bunu kendisi kabul etmektedir. Yalnız ekstralarının kendisi tarafından ödendiği belirtilmektedir ki bu ekstralar 15 küsur milyon, yaklaşık 16 milyona yakın bir paradır ki bunların büyük bir kısmı da Abdullah Çatlı’nın telefon konuşmaları olmuştur ve halen polisimiz Abdullah Çatlı’nın telefon konuşmalarının hangi numaralara, hangi numaralardaki kişilerle görüştüğünü tespit etmemiştir. Bunlar bilgisayarda kayıtlıdır. Düğmeye bastığınız zaman bunlar elinize gelir.”
Ferudun Çatlı’nın Yeşilköy Havaalanı’nın VIP geçişinden geçtiğini de iddia ederek, İçişleri Bakanlığı’ndan bu salon kayıtlarının getirtilmesini istedi.